GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Harun ÖZDEMİR
YAZARLAR
9 Aralık 2020 Çarşamba

Sözün doğrusuna razı olmak 

Günün adamı olmak her zaman şans getirmez. Üyesi olarak şan ve şöhret bulduğunuz topluluk -yapınızda da varsa- yalanlarınızı ve sahtekarlıklarınızı katmerler. 

Artık kendinizle gurur duyabilirsiniz. 

Yalan söyleyecek bir şey bulamadığınızda da “yapmak istediğinizi yapmış gibi” eşe dosta anlatır durursunuz. 

Sizi dinleyenler tepki göstermeyince söylediğiniz yalanlara siz de inanırsınız. 

Attım, tuttu dersiniz, yalanlarınıza kendinizi de inandırırsınız! 

Yalan söylemek hastalık mıdır yoksa bir şeyler yapamamanın verdiği ruhsal bir rahatsızlık mıdır, onu uzmanlara sormak gerekir. 

Bir kişi de her iki rahatsızlık da varsa şerrinden Allah korusun! Vermeyeceği zarar yoktur. 

En sıradan konuyu bile açık ve anlaşılabilir şekilde anlatmak yerine, hayali şahıslar ve olaylar yaratıp onlara söyletmek ilk bakışta akıllılık, kurnazlık, konuşma ve siyaset bilirlik gibi görünebilir. Sizi temin ederim ki bu tarz konuşmak yalancılığın farklı bir versiyonu olmalı. 

***  

Allah herkese doğru sözlü olmayı nasip etmez! Neden etmez biliyor musunuz, her türlü hileye, kandırmacaya, hainliğe tevessül edene Allah dürüst olmayı nasip etmez. 

Anlatabildim mi?   

Adam dürüst karakterli ama Allah nasip etmedi ben de yalancı oldum, diyemeyiz. Bu Allah’a iftira olur.  

Yaşadığım günler bana şunu öğretti: 

Allah ısrarla dürüstlük isteyene dürüst bir hayat ve helal bir kazanç kapısı gösterir. Ama ne olursa olsun kazanmak, zengin ve koltuk sahibi olmak isteyene de “sahtekarlığın” yollarını gösterir. 

*** 

Askerde “Allah’a bir yıl yalan söylememe” sözü verdim. Sonuçları ne olursa olsun “önce doğruyu söylemeliyim” dedim. Bu sözün sonuçlarını düşünmeden! 

Allah’tan tek isteğimsen vardı, “Var isen koru ve gözet!” 

Doğru sözün sonu nereye varır, ödül mü verirler yoksa ceza mı, bunu düşünmedim. 

34 asteğmenden biriydim. Üst rütbeli teğmen, üsteğmen, yüzbaşı, binbaşı, yarbay, albay ve amiral vardı.   

Şunu söylemem gerekir: 

Bazı yanlışlarım da oldu. Ancak sorduklarında kolayından inkar yoluna gitmeden “ben yaptım” dedim. 

Örneğin nöbet tuttuğum günde üstlerim GS maçına giderken “komutan sorarsa top başında çalışıyorlar dersin” dediler, ben cevap vermedim, sessiz kaldım. 

Çok geçmeden komutan aradı, kimi sorduysa “GS maçına gittiler” dedim. 

… … … 

O kadar çok olay yaşadım ki % 95 doğru sözlü olmaktan kaynaklandı. 

Soru şu; 

Bir yılın sonunda ne oldu, Allah beni korudu mu? 

Öyle korudu ki Allah’a olan güvenim hiç bu kadar yüksek olmadı.

Allah’a askerde inandım dersem buna inanın!

*** 

Sonraki hayatımda dostlarımla aramın bozulmasının en büyük nedeni, siyasi hedeflere ulaşmak için çevremdekilerin birer yalan makinasına dönüşmesiydi. 

Katmerli iftiralar da cabası!  Ben uzaklaşmadan, uyardığım kişiler benden uzaklaştı! 

Benimle aynı ortamı paylaşmanın onlara maddi zararlar vereceğini düşünmüş olmalılar.  

Günlerin çoğu gitti, azı kaldı. 

Öyle bir noktaya geldik ki, çevremdekiler tanınmaz oldu.Her  alanda

resmi rakamlar yayımlanıyor; ama hangisi doğru bilen yok! 

Doğru olduğunu sandıklarımız o kadar yanlış veya yalan çıktı ki matematiksiz yaşamaya razı olduk!